
MEHMET NİYAZİ ALTUĞ ANADOLU LİSESİ EDEBİYAT

Mehmet Niyazi ALtug Anadolu Lisesi
ŞİİRDE AHENK VE RİTMİ SAĞLAYAN UNSURLAR NELERDİR?
Ahenk kelimesi uyum anlamına gelmektedir. Nasıl ki müzik , notalar arasındaki uyumla ortaya çıkıyorsa şiir de kendine özgü ahenk unsurlarının varlığıyla hayat bulur.
Şiirde ahengi sağlayan ses ve ritim unsurları şunlardır:
-Söyleyiş Tarzı (Vurgu - Tonlama)
-Armoni (Aliterasyon - Asonans)
-Ölçü ( Hece Ölçüsü - Aruz Ölçüsü - Serbest Ölçü )-
Uyak,
Redif,
İç Uyak
Vurgu ve tonlama: Bir şiirde bazı sözcükler diğerlerine oranla daha baskın okunur. Buna vurgu denir. Tonlama ise sesin alçalıp yükselmesidir. Böylece sesin rengi değişir. Ses tonu ile sesimiz sertleşir, yumuşar veya incelir. Vurgu ve tonlama, şiire ahenk yanında anlam gücü katar, duygu değeri kazandırır.
ÖRNEK:
1)
Bir ızdırap verdin bana
İç dedin
Gözlerimden yudum yudum içmişim
Daracık dünyaya saçılmış kalbim
Saçlarımdan püfür püfür dumanlar
Tutam tutam avuç avuç saçlarım
2)
Bir dağ yaptın yollarımda
Geç dedin
Tepe taklak baş üstünde geçmişim
Zulüm kustu zalim mahluklar bana
Yüreğim kan ciğerim alev alev
Parça parça bölük pörçük yüreğim
3)
Duyguları tek tek dizdin yoluma
Seç dedin
İçlerinde sevgi vardı kin vardı
Kan doldu gözlerim kin doldu
Sevsem ateş sevmesem bin bir ateş
Ezdi beni yıktı beni aşklarım
Şiirde ahenk unsurları nelerdir?
AHENK UNSURLARI
1.Şiirde şekil ve muhtevanın ideal uyumudur.
2.Dizeleri oluşturan kelimelerdeki şiiri oluşturan dizelerdeki seslerin uyumu demektir.
3.Şiirle düz yazıyı birbirinden en önemli özellik ahenktir.
4.Ahenk unsurları armoni ve ritm olmak üzere iki başlık altında ele alınır.
ARMONİ
1.Ard arda gelen dizelerdeki seslerin uyumu demektir.
2. Bu uyum birbirine yakın ünlü ve ünsüz seslerin tekrar edilmesiyle sağlanır.
Aliterasyon: Aliterasyon, bir söyleyiş sanatı olup bir sesin ya da ses öbeğinin bir dizede, cümlede sık sık tekrarlanmasıdır. Böylece söyleyişe “ahenk” katılır. Aliterasyona Dede Korkut Hikayeleri’nde sıkça rastlanır :
“Karşı yatan karlı kara dağlar karıyıptır otu bitmez.”
ÖRNEKLER: KOYU YAZILAN ÜNSÜZ HARFLER ALİTERASYONU GÖSTERMEKTEDİR.
Bir büyük boşlukta bozuldu büyü ( b harfi)
Canımdan canına nice can aksın ey can (c harfi)
Gül dedi bülbül güle , Gülmedi gitti bülbül güle (l harfi)
Karlı yatan karlı dağlar karıyıptır Dede Korkut “ka” hecesi ile “a” ünlüsü birkaç kez yinelenmektedir.
Dest-bûsı ârzûsuyla ölürsem dostlar / Kûze eylen toprağım sunun anınla yâre su. (Yukarıdaki dizelerde k, ka ile z, s, u” sesleri birkaç kez yinelenmektedir. Bu seslerin tekrarlanmasından doğan ahenge aliterasyon denir.)
Asonans: ünlü seslerin ard arda tekrar edilmesiyle elde edilen armonidir.
Ayağın sakınarak basma aman sultanım (a harfi)
Neyzen sen, nefes sen, neylersin neyi,
Neyzensen, nefessen neylersin neyi. (e sesiyle asonans oluşturulmuştur)
RİTM
1.Şiirde uyak ve ölçünün ustalıklı kullanılmasıyla elde edilen ahenktir
Târik-i gülzâr-ı âlem / mâlik-i mülk-i âdem
Münkirine mahz-ı mâtem / müminine sûrsun (Itrî)
Ne sabahı göreyim ne sabah görüneyim
Gündüzler size kasın verin karanlıkları
Islak bir yorgan gibi sımsıkı bürüneyim
Örtün üstüme örtün serin karanlıkları (Necip Fazıl Kısakürek)
ÖLÇÜ VE UYAK
Şiirde ölçü, ahenk özelliğiyle ilgilidir. Bir şiirde dizelerin birbirine uygun kalıplarına ölçü denir.
Türk şiirinde bu güne değin “hece ölçüsü” ve “aruz ölçüsü” olmak üzere iki tür ölçü kullanılmıştır.Bu ikisi dışında kalan şiirler ölçüsüzdür.
HECE ÖLÇÜSÜ
Dizelerdeki hece sayılarının eşitliğine dayanır.
Türk şiirinde yüzyıllardır kullanılan ulusal ölçüsüdür. Doğallığı, dil yapımıza uygunluğundan kaynaklanır:
Bırak beni haykırayım susarsam sen matem et
Unutma ki şairleri haykırmayan bir millet
Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir.
4 4 4 3
Bu dizeler, ölçü yönünden incelendiğinde şu özellikler görülür:
1. Dizelerdeki hece sayısı on beştir.
2. Sözcükler bölünmeksizin eşit duraklarla alt alta gelmiştir.(4+4+4+3=15)
Böylece dizeler arasında ritim ve süre açısından uyum sağlanmıştır.
Hece ölçüsüyle yazılmış şiirlerde hece sayısı beş ile on beş arasında değişir. Saz şairleri, bunlardan en çok 7,8 ve 11’li olanları kullanmışlardır. Anonim halk edebiyatında farklı sayılarda hece ölçülerine de rastlanır. Hece sayısı arttıkça durak gereksinimi doğar.
DİĞER ÖRNEKLER: (ÖZGÜN ÖRNEKLER İLK KEZ EDEBİYAT FATİHİ'NDE...)
ÇOCUKLUK
Affan dedeye para saydım,
Sattı bana çocukluğumu.
Artık ne yaşım var ne de adım;
Bilmiyorum kim olduğumu.
Hiç bir şey sorulmasın benden;
Haberim yok olan bitenden.
Bu bahar havası, bu bahçe;
Havuzda su şırıl şırıldır.
Uçurtmam bulutlardan yüce,
Zıpzıplarım pırıl pırıldır.
Ne güzel dönüyor çemberim;
Hiç bitmese horoz şekerim!
CAHİT SITKI TARANCI
YUKARIDAKİ ŞİİR 9'LU HECE ÖLÇÜSÜYLE YAZILMIŞTIR
SEMAİ
Gönül gurbet ele varma
Ya gelinir ya gelinmez
Her güzele meyil verme
Ya sevilir ya sevilmez
Yöğrüktür bizim atımız
Yardan atlattı zatımız
Gurbet ilde kıymatımız
Ya bilinir ya bilinmez (KARACAOĞLAN)
BU ŞİİR DE 8'Lİ HECE ÖLÇÜSÜYLE YAZILMIŞTIR.
DURAK: Hece ölçüsünde uyumu pekiştirmek amacıyla dizelerin belli bölünmesini önler.
Kısa dizeler duraksız olabilir. Uzun dizelerdeki durak sayısı 1 ile 4 arasında değişir.
Edebiyatımızda en çok kullanılan hece ölçüleri şunlardır:
1. YEDİLİ(duraksız ya da 4+3 duraklı)
Sana kim baktı yarim (duraksız)
Güzellerde / naz olur ( 4+3 duraklı)
En çok mani, türkü, ninni, ilahi ve nefeslerde görülür.
2. Sekizli ( duraksız ya da 4+4 / 5+3 duraklı)
Yaradan güzel yaratmış (duraksız)
İncecikten / bir kar yağar. (4+4 duraklı)
En çok türkü, semai, varsağı, ilahi ve nefeslerde kullanılır.
3. ON BİRLİ (4+4+3 ya da 6+5 duraklı)
Ağır ağır / giden iller / bizimdir.(4+4+3 duraklı)
Kalktı göç eyledi / Avşar illeri. (6+5 duraklı)
Çok kullanılan bir ölçüdür. Koşma, destan, türkü, ağıt, ilahi ve nefeslerde görülür.
4. ON DÖRTLÜ (7+7 duraklı)
Bir gemi yelken açtı / hayat iklimlerine (7+7 duraklı)
Gerek eski, gerek yeni edebiyatımızda çok kullanılmıştır.
ARUZ ÖLÇÜSÜ
Hecelerin sayısına değil, “açlık – kapalılık” ya da “ uzunluk – kısalık” temeline dayanır. Arap edebiyatına özgü bir ölçü olan aruz, önce İran edebiyatına, oradan da 11. yüzyılda Türk edebiyatına girmiştir.
ÖLÇÜSÜZ (serbest) ŞİİR
Aruz ya da hece ölçüsüne göre yazılmayan şiirlerdir:
HİKAYE
Senin dudakların pembe
Ellerin beyaz,
Al tut ellerimi bebek
Tut biraz.
Sen Türkiye gibi aydınlık ve güzelsin
Benim doğduğum köyler de güzeldi,
Sen de anlat doğduğun yerleri
Anlat biraz.
UYAK (kafiye)
Dize sonlarında görülen ses benzerliğidir. Halk şiirinde buna “ayak” adı verilir.
Uyaklar, değişik açılardan adlandırılır:
1) Bulunduğu yere göre uyaklar:
a) Baş uyak: İslamlıktan önceki Türk edebiyatında ve kimi halk edebiyatı ürünlerinde görülür. Uyaklı sözcükler dize başlarındadır:
İşten artmaz
Dişten artar
Uyaklı olan “iş” ve “diş” sözcükleri sonda değil, başta yer almıştır.
b) İç uyak: Dizelerin içlerinde, genellikle ortalarında bulunan uyaklardır:
“Ay cemali parlak kendi toparlak
Lebleri bal kaymak sükker misin sen.
Boynuma lale tak hele bir yol bak
Bu kadar yalvarmak ister misin sen.”
Parçada “ak” ve “er” sesleri uyağı oluşturmuş ve yalnız sonlarda değil, dize içinde de yer almıştır.
c) Son uyak: Dize sonlarında yapılan uyaktır:
Gece Leyla’yı ayın on dördü
Koyda tenha yıkanırken gördü.
“Dördü” ve “gördü” sözleri uyaklıdır ve dize sonlarında yer almıştır.
2. Yapılışlarına göre uyaklar:
Dize sonlarında görülen her ses benzerliği uyak sayılmaz. Asıl uyakların yanı sıra uyak
sayılmayan, ama ahenk sağlamaya yardımcı olan ses benzerlikleri de vardır:
A)ASIL UYAKLAR
Üç tür asıl uyak vardır:
a) Yarım uyak
b)Tam uyak
c) Zengin uyak
Yarım uyak: Dizelerde, tek ünsüze dayanan ses benzerliğidir. Halk şiirinde ve günümüz Türk şiirinde kullanımı yaygındır:
“ Şakirtleri taş yonarlar
Yonup üstada sunarlar
Mevla’nın adın anarlar
Taşın her bir paresinde”
İlk üç dizenin son sözcüklerinde ortak olan “n” ünsüzüyle yarım uyak sağlanmıştır.
UYARI:
Dize sonlarındaki “– arlar” ekleri uyak değil, “ek redif”tir.
Tam uyak: Bir ünlü ve bir ünsüze dayalı uyak türüdür. Halk, Divan ve günümüz Türk şiirinde kullanımı yaygındır:
“Derviş bağrı taş gerek
Gözü dolu yaş gerek
Koyundan yavaş gerek
Sen derviş olamazsın”
Bu dizelerde “taş, yaş, yavaş” sözcükleri arasında ortak olan “aş” sesleriyle tam uyak sağlanmıştır.
UYARI :
Dize sonlarındaki “gerek” sözcükleri uyak değil,”sözcük redif”tir.
Zengin Uyak : İkiden çok ses benzerliğine dayalı uyaktır:
“Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak”
“Sancak” ve “ocak” sözcükleri arasında ortak olan “cak” hecesiyle zengin uyak sağlanmıştır.
UYARI :
“Tunç uyak”, ayrı bir uyak türü olmayıp zengin uyağın değişik bir biçimidir. En az üç sesi ortak olan uyaklı sözcüklerden birinin, tüm sesleriyle öteki sözcüğün içine girmesi sonucu oluşur:
Sen şehit oğlusun incitme yazıktır atanı
Verme dünyaları alsan da bu cennet vatanı.”
ÖRNEK SORU :
Aşağıdaki dizelerin hangisinde zengin kafiye kullanılmıştır?
A) Ağaçlar kökünden kopacak gibi
Bir türlü dinmiyor başlayan tipi
B) Çınla ey coşkun deniz, kayalıklarda çınla!
Sar bütün kumsalları o dolaşık saçınla
C) Kardır yağan üstümüze geceden
Yağmurlu, karanlık bir düşünceden
D) Dağlar, omuz omuza yaslanan dağlar
Sular kararınca paslanan dağlar
E) Kervan yürür peşi sıra düşemem
Yıldız akar uçsam da yetişemem
(1991/II)
Çözüm :
E seçeneğinde “düş ve yetiş” sözcükleri arasında “ş” ortaktır ve yarım uyak vardır. Bu sözcüklerin sonundaki “–emem”, uyak değil, rediftir.
C seçeneğinde “gece – düşünce”,D seçeneğinde “yas –pas” arasında iki ses benzerliği olduğu için tam uyak vardır. Bu sözcüklerin sonunda bulunan “–den” ve “–lanan” ses toplulukları uyak değil, rediftir.
D’deki “dağlar” da rediftir A seçeneği güçlü çeldiricidir; “gibi” ve “tipi” sözleri arasında, “b” ve “p” seslerinin yakınlığından kaynaklanan üç ses benzerliği algılanmaktadır. Bu sözcükler arasında, sondaki “i” lere dayanan, yarım uyak vardır.
B seçeneğindeki “çınla” ve saçınla” sözcüklerinde ikiden çok ses benzerliği olduğundan zengin uyak (kafiye) vardır.Yanıt B’ dir.
(Ayrıca, “çınla” sözcüğü, “saçınla” sözcüğünün içinde yer aldığından, burada “tunç uyak” da bulunmaktadır.)
B) UYAK DIŞI SES BENZERLİKLERİ
Bunlar ahenk sağlamaya yarayan uyak dışı öğelerdir. Bunlara “yardımcı uyaklar” denilebilir:
REDİF: Dize sonlarında yer alan görevdeş eklerin ya da aynı sözlerin tekrarlanmasına redif denir. İkiye
ayrılır:
a) Ek redif: Asıl uyaklardan sonra yer alan görevdeş eklere “ek redif” denir:
“Ufkun dört duvarına kanadın vurarak
Rüzgâr sürüklenirken derinden derine
Gümüş yelkenlerini yüksekten savurarak.”
Birinci üçüncü dizelerde “vur” ile “savur” arasında zengin uyak vardır. Bu sözcüklerin sonlarındaki “–arak” ekleri rediftir.
b) Sözcük redif : Dize sonlarında yer alan özdeş sözcüklerdir :
Eğer ekilir de bostan olursam
Şu halkın diline destan olursam
Kara toprak senden üstün olursam
Bu yıl bu yayladan Şah’a gidelim
Asıl uyaklar “bostan, destan, üstün” arasındadır.
Dörtlükteki “olursam” sözcükleri özdeş olup sözcük rediftir.
ÖRNEK SORU :
Reklamlar
Aşağıdaki beyitlerin hangisinde redif vardır?
A) Bir garip rüya rengiyle
Rüzgârdaki yaprak bile
B) Savrulmada gül şimdi havada
Gün doğmada bir başka ziyada
C) Söylenmemiş aşkın güzelliğiyledir
Kâğıtlarda yarım bırakılmış şiir
D) Bin bahçeli beldemizi yad ellere bıraktık
Gölgesinde barınacak tek ağacım yok artık
E) Bizim mahalle de İstanbul’un kenarı demek
Sokaklarında yürümez ki yüzme bilmeyerek
(1987/II)
Çözüm :
Redif uyaklı sözcüklerin sonunda yinelenen sözcükler ya da aynı görevi üstlenmiş eklere sağlanan ses
Benzerliğidir. A,C,D ve E seçeneğinde ise “hava” ve “ziya” sözcükleri arasında “a” ünlüsüne dayanan bir
uyak vardır. Bu sözcüklerin sonundaki ”–da” eki adlara gelen bulunma durumu ekidir. Bu ekle redif
sağlanmış ve uyak güçlendirilmiştir. Yanıt B’dir.
CİNAS
Cinas, bir söyleniş sanatıdır. Yazılışları yada söylenişleri aynı, ama anlamları değişik sözcüklerin bir
arada kullanılmasıdır.
Bu sözcükler dize sonlarında yer alırsa, dizeler arasında ahenk doğar. Böyle durumlarda “cinas”,bir uyak
türü sayılıp buna “cinaslı uyak” adı verilmiştir :
Düş olup bir taze yâre
Cana açtım taze yâre”
taze yâre: genç ( ya da yeni) sevgiliye,
taze yâre : yeni yara
UYARI :
Düz yazıda, aynı cümle içinde ya da yakın cümlelerde, aralarında ses benzerliği (uyak, redif, cinas)
bulunan sözcüklere yer verilmesiyle oluşturulan ahenge seci denir. Daha çok Divan edebiyatının “süslü
nesir” örneklerinde görülür. Servet–i Fünun topluluğu sanatçılarından kimileri de “mensur şiir” denemelerinde
“seci” ya başvurmuşlardır.
ÖRNEK SORU :
Aşağıdakilerin hangisinde “ahenk”, yalnızca uyakla sağlanmıştır?
A) Her köşe başında durdum ağladım
Adını taşlara yazdım ağladım.
B) Sana gereğinden çok yüz verdim.
Sen elli istedin ben yüz verdim.
C) Asasız, abasız kaldım çöllerde. Bu korkunç yollarda ide derin düşüncelere daldım.
D) Gündüzden, gürültüden ve kainattan ırak
Akşamı seyredeyim bakışlarında bırak.
E) Boğa dedikleri
Kara inek buzağısı değil midir?
Alp erenler kırımından korkar mı!
Çözüm :
Ahenk (ses uyumu), A seçeneğinde “–dım” eki ve “ağladım” sözcüğünden yararlanarak redifle sağlanmıştır.
B seçeneğinde “yüz verdim” sözcüklerinde cinas ve redif vardır. C seçeneği, düzyazıdan alındığı için “seci”
söz konusudur. E seçeneğinde “aliterasyon”lu bir söyleyiş vardır.
D seçeneğinde “ırak” ve “bırak” sözcükleriyle zengin uyak yapılmıştır. Bu zengin uyak, aynı zamanda tunç uyaktır. Yanıt
D’ dir.
3. Dizilişlerine Göre Uyaklar
Uyaklı sözcüklerin dize sonlarındaki diziliş durumuna göre, düz, çapraz, sarma, mani biçimi, koşma
biçimi örüşük uyak olmak üzere altı uyak biçimi vardır.
a) Düz Uyak (Mesnevi biçimi uyak) :
Dizelerin ikişerli ( a a / b b / c c …) biçiminde uyaklanmasıdır :
Arkasından alınca palanı a–––
Sanki it artuğıydı kalanı a–––
Bir gün ıssı eder himayet ana b–––
Yani kim gösterir inayet ana b–––
Aldı palanı vü saldı öte c–––
Otlayurak biraz yürüdü öte c–––
b) Çapraz Uyak : Dörtlüklerle yazılan şiirlerde ve genellikle Halk edebiyatında görülen uyak örgüsüdür.
Uyak düzeni “a b a b / c d c d /e f e f… “biçimindedir:
“Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın a–––
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir. b
Eğil de kulak ver bu sessiz yığın a
Bir vatan kalbinin attığı yerdir. b
ÖRNEK SORU :
Yıldız arıyorum gökler dolusu
Zaman oraya varmamış olsun
Yukarıdaki dizelerle,
I. Çiçekler arıyorum
II. Görmemiş olsun
III.dağlar dolusu
IV.bahçıvan kokusu
Sözlerinin tümü kullanılarak çapraz kafiye düzeninde anlamlı bir dörtlük kurulmak istenirse, aşağıdaki kullanımlardan hangisi son iki dizeyi oluşturur?
A) III.– II. B) II. – III. C) I. – II.
I. – IV. IV. – I. III. – IV.
D) IV. – II. E) I. – III.
I. –II. IV.– II
Çözüm :
Çapraz uyak dizilişi “a b a b “ biçimindedir.
Sorudaki iki dizeyi izleyecek üçüncü dizenin birinci dizeyle, dördüncü dizenin de ikinci dizeyle uyaklı
olması gerekir.
Soru kökünde verilen dizeler arasındaki anlam uyumu ve uyak düzeni dikkate alındığında ; dörtlüğün üçüncü dizesinin I. – III. Sözlerden, dördüncü dizesinin IV. – II. Sözlerden oluşması gerektiği görülür.
Yanıt E’dir.
c) Sarma Uyak : Bu uyak dizilişi de dörtlüklerle yazılan şiirlerde görülür. Uyak düzeni
“a b b a / c d d c / e f f e …” biçimindedir :
Biraz düşündüm de derinden a
Ben nasıl unuturum dünleri. b
Niye zindan ediyorum günleri b
Zevk de almalı aşkın kederinden. A
ÖRNEK SORU :
“Rüzgar tersine esiyor … Niçin?
Eski günler geri mi gelecek?”
Yukarıdaki dizelerle,
I. Kozsında böcek
II. Doğmak için
III. Bildiği hayata
IV. Kımıldıyor
Sözlerinin tümü kullanılarak sarma kafiye düzeninde anlamlı bir dörtlük kurulmak istenirse , aşağıdaki
Kullanımlardaki hangisi son iki dizeyi oluşturur?
A) I. – II. B) III. – II. C) IV. – I.
IV. – III. IV. – I. III. – II.
D) IV. – II. E) III. – I.
III. – I. II. – IV.
Çözüm :
Sarma uyak dizilişi “a b b a “ biçimindedir.
Üçüncü dize I. de verilen sözle, dördüncü dize II. de verilen sözle bitmek zorundadır. Yanıt C’ dir.
Ç) Mani Biçimi Uyak : Üçüncü dizenin bağımsız birinci, ikinci ve dördüncü dizelerin uyaklı ( a a b a) oluş
biçimidir:
Mani benim ezberim a
Kar ağlıyor gözlerim a
Ben o yârin yolunu b
Ölene dek gözlerim a
ÖRNEK SORU :
I. Uyanmaya nazlanır
II. Mahmur gözlü sevdiğim
III. Gün doğar beyazlanır
IV. Ay doğar ayazlanır
V. Sevdiğim dereden gelir
Bu beş dizeden dördüyle bir mani oluşturulmak istense hangisi dışta kalır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V
Çözüm :
Mani biçimi uyak “a a b a “ biçimindedir.
Bu nedenle ya II. ya da V. dize manide yer almayacaktır. Gerek anlam, gerekse ölçü açısından V. dize
manide kesinlikle yer alamaz. Maninin dizilişi IV – III – II – I biçiminde olacaktır. Yanıt E’dir.
d) Koşma Biçimi Uyak : İlk üç dizenin uyaklı dördüncü dizenin bağımsız olduğu ( a a a b ) uyak biçimidir.
Gönlümü çekse de yârin hayali a
Aşmaya kudretim yetmez cibali a
Yolcuyum bir kuru yaprak misali a
Rüzgârın önüne katılmışım ben b
ÖRNEK SORU :
Alma alma yanakları al gibi
…………
………..
Sandım kan damlamış karın üstüne
Yukarıdaki dizelerle,
I. Selvi dal gibi
II. Gonca gül gibi
III. Boyu uzar gider
IV. Seherde açılmış
Sözlerinin tümü kullanılarak koşma biçiminde anlamlı bir dörtlük kurulmak istenirse, aşağıdakilerden
hangisi ikinci ve üçüncü dizeyi oluşturur?
A) III. – I. B) I. – II. C) II. – IV.
IV. – II. III. – IV. I. – III.
D) III. – IV. E) IV. – I.
I. – II. II. – III.
Çözüm :
Koşma biçimi uyak “ a a a b” biçimindedir. Bu biçime ve anlam bütünlüğüne göre ikinci dizenin III. – I.
sözlerden, üçüncü dizenin IV. – II. Sözlerden oluşması gerekir. Yanıt A’dır.
e) Örüşük Uyak : İtalyan edebiyatından alınmış terza –rima türlü şiirlere özgü bir uyaklama biçimidir. Üçerlik
Dizelerle yazılmış şiirlerde görülür. Uyak örgüsü “a b a / b c b / c d c / d . . .” biçimindedir :
Mavi bir gölge uçtu pencereden a ––
Baktım : Avare bir küçük kelebek; b ––––
Yaramaz, geldi kim bilir nereden ? a ––
Belli yorgundu ; bir verimli çiçek b ––
Geldi serpildi lambanın yanına ; c ––––
Bir duman uçtu gitti titreyerek b ––
Anladım kıydı yavrucak canına c ––––
. . . .
ÖRNEK SORU :
I. Kısmet ise kadir Mevla’m gösterir
II. Çokça heves edip övmeli değil
III. Kimini ağlatır kimin küstürür
IV. Estirir de seher yeli estirir
Dağınık bir biçimde verilmiş bu dizelerle, anlam bütünlüğü ve uyak örgüsü dikkate alınarak
oluşturulacak bir dörtlük için, aşağıdakilerden hangisi geçerli olamaz?
A) Uyak dizilişi koşma biçimine göre düzenlenebilir.
B) Dizeler arasında yarım uyak oluşur.
C) Dizelerin kimilerinde iç uyak görülür.
D) Yer yer aliterasyonlara rastlanır.
E) Örüşük uyak düzeni kurulabilir.
Çözüm :
Karışık bir biçimde verilen dizeler 11’li hece ölçüsüyle söylenmiştir. Bu durum koşma biçimi uyak
gerektirir. “Gösterir, küstürür, estirir” sözcüklerinde “s” ortak olduğundan yarım uyak vardır.
Kadir, ağlatır, seher sözcüleri arasında iç uyak “s” sesinin tekrarında ise aliterasyon görülür.
Örüşük uyak üçerli dizeler arasında bulunabileceğinden tek dörtlük için geçerli olamaz. Yanıt E’dir.
ŞİİR TÜRLERİ VE BİÇİMLERİ
Şiirin türü, konusuna göre ; biçimi ise birim, ölçü ve uyak dizilişine göre belirlenir.
ŞİİR TÜRLERİ
LİRİK ŞİİR : Duygu coşkunluğu ağır basan şiir türüdür. Eski Yunan edebiyatında özellikle aşk şiirleri LİR
Denen bir çalgı eşliğinde söylenirdi. Lirik adı buradan gelmektedir. Bu tür, yalnız kişisel duyguları değil, milli
ve dini duyguları da içeren şiirlere özgüdür.
Türk edebiyatındaki semai, ağıt, mersiye, ilahi, münacat ve kimi gazeller, lirik şiire örnek olabilir.
DİDAKTİK ŞİİR : Duygudan çok düşüncenin ağır bastığı eğitici, öğretici şiirlerin genel adıdır. “Fabl”ler bu
türe girer. Yusuf Has Hacib’in “Kutadgu Bilig” adlı yapıtı ve Şehi’nin Harname’si bu türün Türk edebiyatındaki
ilk örneklerindendir.
EPİK ŞİİR : Savaş, yiğitlik, yurt sevgisi gibi konulardaki şiirlerin genel adıdır. Bu türdeki kahramanlık
Şiirlerine “destani şiir” ya da “hamasi şiir” adları da verilir. Halk edebiyatındaki “koçaklama” lar bu türdendir :
. . . . . .
Epik şiirde ulusal bir lirizm de görülebilir. İstiklal Marşı’mız buna örnek gösterilebilir.
Türk edebiyatında epik şiir türü oldukça çok kullanılmıştır. Destanlar, tür açısından epik şiirlerdir. Ölen bir
Kişinin kahramanlığını anlatan şiirlerde epik ve lirik öğeler iç içedir. Bu türe, sözlü edebiyatımızdan Kanuni
Sultan Süleyman Mersiyesi’ni örnek verebiliriz.
POSTORAL ŞİİR : Kır çoban yaşamının güzelliklerini, zorluklarını anlatan şiirlere verilen genel addır. Türk edebiyatında pastoral şiirin en güzel örneklerini Kemalettin Kamu (Bingöl Çobanları) ve Behçet
Necatigil (Kır Şarkısı) vermişlerdir.
ÖRNEK SORULAR :
1. Ak tüylü köpektir koyun sürüyle
seğiktir kaval sesinde sağa sola
Çobandır köyün yamacında
ÖRNEK SORULAR :
1. Ak tüylü köpektir koyun sürüyle
seğiktir kaval sesinde sağa sola
Çobandır köyün yamacında
Yayar davarı da çömelir
Meşe dallarının altına
Bu dizelerde aşağıdaki şiir türlerinden hangisine özgü bir nitelik vardır?
A) Lirik B) Dramatik C) Didaktik
D) Epik E) Pastoral
(1991/II)
Çözüm :
Parçada çoban yaşamıyla, doğayla ilgili unsurlara değinilmiştir. Bu nedenle yanıt E’dir.
2. Al bir kalpak giymişti, al,
Al bir ata binmişti, al
Zafer ırak mı dedim,
Aha, diyordu.
Bu parça, duygu örgüsü yönünden aşağıdaki türlerden hangisine en yakındır?
A) Didaktik – lirik B) Lirik – pastoral
C) Pastoral – didaktik D) Epik – lirik
E) Epik – pastoral
Çözüm :
Bu parçanın konusu yiğitlik olduğu için parçanın alındığı şiirin türü epiktir. Şair, Kurtuluş Savaşı’yla ilgili
Olan bu şiirde, Mustafa Kemal’e olan sevgisini içten ve coşkun bir anlamla dile getirmiştir.Parçada lirik
Özellikler de vardır. Yanıt D’dir.
DRAMATİK ŞİİR : Manzum tiyatro eserlerindeki şiirlerdir.
Edebiyatımızda Namık Kemal, Abdülhak Hamit Tarhan, Faruk Nafiz Çamlıbel bu türde örnekler
vermişlerdir.
SATİRİK ŞİİR : Bir kişiyi, toplumu, inancı ve dönemin gidişini ele alarak bunların beğenilmeyen yönlerini
Acı, alaycı bir dille anlatan şiirlerin genel adıdır.
Bu tür, Halk edebiyatında “taşlama”, Divan edebiyatında “hicviye”, günümüz edebiyatında ise “yergi”
adıyla tanınır.
ÖRNEKLER :
1. Mutfağa fareler ayak basmazdı
Kilere kediler kulak asmazdı
Yaş söğüt dalına vursan kesmezdi
Soğan doğradığım bıçak nic’oldu?
Bu dörtlüğün alındığı Mirasyedi Destanı’nda ozan, uzun süre ayrı kaldığı köyüne döndüğünde, anne
ve babasının ölümü üzerine akrabalarının, zaten pek bir işe yaramayan mirası acı bir dilde eleştiriyor.
Böylece toplumun aksayan bir yönüne ilgimizi çekiyor.
2. “Zümrüdüanka’ya masallar düzeriz
Görmeden sevmediğimiz kuştur akbaba”
Bu dizelerde ise masallara özgü, görmediği bir kuşa sevgiyle bakan, ama bir kötülük görmediği halde
akbabayı sevimsiz bulan toplumun önyargılı davranışı eleştirilmektedir.